Bu kitabı yazmaya kendi kendimle konuşurken karar verdim. Dakikalar boyunca elimde alkol bir yere kitlenip öylece düşünmektense yazmak belki biraz daha az şizofreni hastası gibi gösterir. Eğer bu kitabı aldıysanız veya ilk sayfasına bir bakayım hoşuma giderse alırım diye düşünüyorsanız bana kalırsa almayın sayfalar boyunca kendimi anlatacağım. Okumanıza pek değer mi bilmiyorum. Belki biraz beni tanıyıp hareketlerimi yaptıklarımı inceleyip "mutlu bir yaşam için yapmamam gereken şeyler" listesi oluşturabilirsiniz. Şunu da eklemeden edemeyeceğim edebiyat bilgim fazla yoktur don't judge me.
Bu kadarı da fazla buna dayanamam dediğimiz her şeye bir şekilde dayandık. Gözümüzden akan yaşları elimizle silip önümüze bakacak gücümüz hep oldu. Hayatımızın her aşamasında bir takım zorluklar yaşadık. Gençliğimizde aşk acısı mı çekmedik hayatımızı belirleyecek üniversite sınavı stresi mi olmadı yakınımızı mı kaybetmedik... Yakınımızı kaybetmek demişken Aski mezarlığında birkaç saat geçirdim. 30'lu yaşlarda bir kadının babası vefat etmiş. Yanında koruması gibi gezen ona hakim olmaya çalışan iki adam var. Kadın ağlıyor etrafa saldırıyor bağırıyor. Sahi aklıma geldi de yan komşumun da babası 2 ay önce vefat etmemiş miydi? Geçen gün bize uğrayıp portakallı kek getirirken o ağlamıyordu etrafa saldırmıyordu bağırmıyordu. Belki ilk başta o da bu tepkileri göstermişti onsuz yaşayamayacağını düşünmüştü o olmazsa olmaz demişti. Fakat bir şekilde başarmıştı hayatına devam etmeyi. Ömrünü birlikte geçirdiğin babanın ölüm şokunu atlatmak sadece 2 ay mıydı? Boğazınızda bir şey dü-ğümlenecek kadar üzüleceğiniz anlar olacak kalbiniz sanki bir an duracak elleriniz terleyecek. Ama şunu sakın unutmayın atlatamayacağınız hiçbir şey yok.