Isaac Newton karanlığın cahilliğin büyünün hâkim olduğu bir dünyada doğmuştu. Olağandışı iffetli ve takıntılı bir yaşam sürdü. Ana-babadan sevgiliden dosttan mahrumdu. Yoluna çıkan büyük insanlarla sert tartışmalara girdi. En az bir kere deliliğin kıyısına geldi. Çalışmalarını gizli tuttu; tüm bunlara rağmen insanlığın elindeki bilginin ana çekirdeğine katkı yolunda yaptığı keşifler kendisinden öncekilerin ve sonrakilerin keşiflerini aşmıştır. Modern dünyanın baş mimarıydı. Işığın ve devinimin kadim felsefe bulmacalarını çözdü. Yerçekimini keşfetti. Gökcisimlerinin seyrinin nasıl tahmin edileceğini gösterdi; böylece evrendeki yerimizi belirlemiş oldu. Bilgiyi somut ve uygulamaya dönük bir mesele haline getirdi; onu nicel ve kesin kıldı. Birtakım ilkeler ortaya koydu. Bunlara Newton yasaları diyoruz.
Newton'ın adı bir dünya sistemine işaret eder. Maddeyi ve uzayı Tanrı'dan bütünüyle koparmamıştır. Doğa hakkındaki görüşünü esrarlı gizli mistik niteliklerden arındırmamıştır. Hep düzen aradı düzene inandı fakat gözlerini kaostan hiç ayırmadı.