Manevi zarar ve bu zararın tazmin edilmesi birden çok çözümün hukuken kabul edilebilirliğinin mümkün olduğu bir alandır. Öyle ki bir tazminat türü olarak manevi tazminat miktarının hesaplanabilir kılınmasının olanaklı olup olmadığı hâkimin manevi tazminatı takdir etmesinin hangi aşamada gerçekleşeceği hangi yöntemlerin bir miktar paraya alternatif oluşturabilecek manevi tazminat türü olarak nitelendirilebileceği konularında ileri sürülen düşünceler oldukça çeşitlidir. Manevi zararı tazmin biçimleri ile bunların kapsamının manevi tazminata yüklenecek anlama göre şekillenmesi bu alanda araştırma yapılmasını güçleştiren nedenlerden biridir. Bir diğer zorluk da manevi zararın maddi karşılığının belirlenmesinde yararlanılabilecek ölçütlerin çoğu durumda somut olayın özelliğine göre değişkenlik gösterebilmesidir ki bu manevi tazminatın nesnel olarak belirlenmesine yönelik amacın gerçekleşmesine engel olabilir. Bu zorluklara rağmen asgari düzeyde de olsa manevi tazminat alanında bir objektivitenin sağlanabilmesi her şeyden önce hukuk güvenliğine ilişkin kaygıların giderilmesine hizmet edecektir.