Üç kişiydiler... Üç kır çiçeği... Üç umut filizi... Güneşi özleyen üç yürek: Hüseyin Gülfidan ve Ayşin... Yağmur damlaları yerine yüreklerine konan yalnızlıkları hayal kırıklıkları ve parçalanmış hikâyeleri vardı onların. Hayat üçünü de ayrı iklimlerin hoyrat rüzgârlarında sürükledi ne yazık ki. Belki bir dağ başında belki bir kayanın tepesinde ya da keskin bir uçurumun başında kendilerine gülümseyecek baharı beklediler. Ve Bilal öğretmen... Kendini kır çiçekleri için feda eden adam... Ve üç şehir... Hangisi daha çok can kırığı sapladı yüreğine hiç bilemedi. Ve bir gün Kader onları küçük bir deniz kasabasında bir kelebeğin kanatlarında birleştiriverdi...