Varoluş Savaşımız İki kutuplu dünyanın çöktüğü ve çökerken tüm curufatını ümmetimizin üzerine boşalttığı bir dönemde kurtuluş ümidimizdir. 46 ülkeden gelen işgalci sürülerini tarumar eden Afganistan kasırgasıdır. Amerikan kibrini İngiliz siyasetini Felluce'nin Ramadi'nin çöllerine gömmenin adıdır. Ürdünlü Hattap'ın Çeçen dağlarında Çeçen genç Rüstem'in ömrünün baharında Suriye topraklarında kanıyla dünyaya haykırdığı sedasıdır. Mısır halkının yiğit evladı Esma Biltaci'nin çağdaş firavunların karşısına dikilip bedenini siper etmesidir. Filistinli Muhammed Durra'nın çaresizce ruhunu teslim ederken Mescid-i Aksa'ya olan bağlılığını haykırmasıdır. Biçilmeye çalışılan Tunus'un yasemin devrimidir. Ömer Muhtar'ın izinde giden Libya'nın Ebu Selim zindanında zulmün yüzüne inen şamarıdır. Atası İskilipli Atıf'ın kutlu yolunu sürdürerek başörtülerini cellatlarının önüne koymayan Allah'ın ayetlerini başlarında onurla taşıyan genç kızlarımızın izzet hikayesidir.
Savaşımızın temel kalkış noktası şüphesiz ıslah dini düşüncenin tecdidi hurafe ve bidatlerden arınmış nasslara ve sahih sünnete dayalı bir din anlayışının yeniden ihdasıdır. Bu savaş fiili olarak işgalin olduğu topraklarımızda güçlü bir direnişi savunurken; fiili işgalin son bulduğu fakat sömürgecilerin çıkarlarını işbirlikçi yönetimler eliyle sürdürdüğü ve büyük çoğunluğu azınlık diktatörlüklerine dayanan rejimlerin tahakkümündeki topraklarımızda ise tüm sosyal kültürel siyasi akademik ve sanatsal araçların kullanıldığı bir mücadeleyi öngörmelidir.