Aşkın varlıktan gelen hitap dışa yansıyan dünyasında değil fâni insanın içkin-sonsuz dünyasında o hitapla muhatap olduğu an anlam kazanmaya başlar. Her ne şekilde olursa olsun anlamak daha derin bağlamıyla kavramak dolayısıyla yaşamak aklın ve kalbin sancı çekmesiyle ilişkilidir. Ancak anlayabilenler sancılarıyla doğru orantılı bir var olma süreci yaşayabilirler. Var olmak ise nefis sahibi mevcûdun vecd halinde vicdânıyla vücut bulma daha öz ifadeyle insanın hakikatine/kendisine erişme sürecini ifade eder. Bu açıdan bakıldığında Kur'ân epistemolojik bir metin olmanın ötesinde ontolojik bir metindir. Kur'ân okurundan sahih bilgi ve düşünceye dayalı zihinsel bir faaliyet gerçekleştirmesini istemekle birlikte tek başına böyle bir entelektüel çabayı yeterli görmemekte ve okurundan binefsihi muhatap olmanın gereği olan bir okuma anlama ve var olma sürecini talep etmektedir. Fatih İbiş'in bu çalışması konuya ilişkin tarihsel ve kültürel birikimi okura özlü bir şekilde aktarma çabasıdır.