Romanda bahsettiğim Cameron karakteri hayali bir karakter değildir... Ondan kısaca bahsetmek gerekirse;
16 yaşındaydı. Arkadaşlarıyla eğlenmek için gittiği bir mekânda çıkan yangında can verdi. Ondan kalan sadece şirin birkaç fotoğraf oldu. Her baktığımda içimi parçalayan birkaç fotoğraf... Onlara her baktığımda aynı saflığı iyiliği güzel kalpliliği gördüm.
Olay yaklaşık bir yıl öncesinde gerçekleşti. O zamanlar yazdığım herhangi birşey olmadığı için içinde beni bu derinden etkileyen insanı bulunduran bir roman yazmaya karar verdim. Fakat şunu da söylemeliyim ki kimse hatasız yaşayamaz ve ben de tamamen gerçek hayatla iç içe bir roman yazdım.
Dolayısıyla Cameron dahil tüm karakterlerimde bir takım hatalar ve sorunlar var.
İmreniyorum. Etrafımda bunca kahkaha atan insanlara... Sorunları en fazla 'dışarı çıkarken çantaları-nı evde unutmaları' olan insanlara...
Ben dört bir yanımdan yaralıyım. Fiziksel yara değil. Ruhsal olarak hissetmiyorum kendimi. Bu daha çok acıtıyor...
Kaybettiğim onca insanı düşlüyorum. Hemen yanıbaşımda beni her an teselli edip daha güçlü olmamı sağladıklarını düşlüyorum. Hayattaki başarımı gücü-mü arttıran da bu. Düşlesem de bu düşler nereye kadar sürebilir ki? Nereye kadar yaşıyorlarmış gibi davrana-bilirim... Eminim ki bir gün düşlemeyi keseceğim. Yanımda olmalarını istemeyeceğim bir gün gelecek. Bu şekilde gücüm de sona erecek.
İşte o zaman ben de çantamı evde unuttuğum zaman bunu sorun haline getirebilirim.