Bir süre sonra tam yola çıkmak üzerelerken kendinden emin bir şekilde gözlerini kaldırdı ve olanlara inanamadı. Bu imkânsızdı. Karşısında kendisine doğru ayarlanmış dikiz aynası ve Nikola'nın güzel gözleri vardı. Elindeki ipler kayıp gitti. Artık istese de hiçbir şeyi kontrol edemiyordu. Midesinde uçuşan kelebekler hızlı hızlı atan bir kalp kızaran bir yüz ve engelleyemediği bir gülümseme... Aşk... Aniden gelivermişti; bu topraklarda aynı yıllar önce dedesine gelip de bir daha gitmediği gibi. Kader ona dedesinin kaderine benzer bir hazırlık mı yapıyordu? Bulutların üstündeydi artık ve annesinin asık suratlı hâlinin düşüncesi bile onu oradan indirmeye yetmiyordu. Meryem gözlerini kapattı. Artık hiçbir şeyi kontrol edemiyordu. Oysa kişiliği ailesi ve okuduğu bölüm onun bu zamana kadar olan hayatını kontrol altında yaşamasına olanak vermişti. Ama şimdi hayat felsefesi allak bullaktı sanki her şey ters yüz olmuştu. Yıllardır özellikle son bir yıldır beklediği hayatının dönüm noktası bu yolculuk muydu? Ve "aşk" neden gelirken izin istemiyordu neden? Meryem kendisini tamamen kontrolsüz ve savunmasız hissetti. O kadar çok şey yaşanıyordu ki Meryem artık bitmek üzere olduğunu düşünüyordu. Ama dedesinin anlatacakları onu bir daha şaşırtacak hatta bütün duygularını sarsacaktı.
Aslında en önemlisi dedesinin şaşıracakları da daha bitmemişti. Dede ile torun için hayat sürprizlerle dolu bir yolculuk hâline gelmişti. Ne yolculuk bitiyordu ne de sürprizler!