"Bu gemi enrede durursa orada ineceğim. Çalışabileceğim bir sirk bulmak istiyorum kendime. Ne dersin İstanbullu Martı?"
Martı biraz düşündükten sonra; "Buna sen karar vereceksin. Geminin erzak deposunda saklanmak kolay. Limanda seni büyük bir macera bekliyor. Pasaport kontrolü yapıldığında ne yapacaksın? Sınırdışı ederler seni. Bunu hiç düşündün mü? Özgürlüğüne kavuşmadan ne cambaz olabilirsin ne sihirbaz."
"Limana yaklaşınca okyanusa atlar yüzerim."
"Peh!.. Köpekbalıkları seni bir lokmada yutar."
"Öyleyse bana yardım et."
"Maceraya atılırken bana mı danıştın?"
"Şu dalgaların vahşiliğini görmüyor musun? Maceraya plansız programsız çıkılmaz ki!"
"Planlı olan şeye de macera denmez."
"Öyleyse başına geleceklere hazır olmalısın Bilge!"
"Bana yardım etmelisin İstanbullu Martı lütfen..."
"Peh.." diyerek Bilge'nin gözlerine sevgi ile baktı İstanbullu Martı.
Bu bakışlarda çok şey gizliydi.