Kasvetli bir gündü yağmur yağmış her yer bataklığa dönmüştü. Saatler sürmesine rağmen yağmur bir türlü dinmemişti. Amed bu tür yağmura pek alışkın değildi. Sanki Amed misafir ettiği Cihan Sultanı'nın Marmara'dan getirdiği havayı yaşıyordu. Öyle ki şehir halkı ciddi ciddi buna inanmaya başlamıştı. Çünkü o Cihanın hakimi yedi iklimin sultanı Allah'ın yeryüzündeki gölgesiydi. Amed'i Safevi zulmünden kurtaran babasının azametini artırmış "Adil-i Mutlak"ın bizatihi kendisi Kanuni Sultan Süleyman Han'dı. Kanuni lakabını bu şehirde kabullenmiş Hünkar'ın adaletini görmüş gelen idarecilerden iyi bir mümessil olmuşlardı Hünkar'a. Velhasıl insanlar Hünkar'ın bu gücünün bir manevi yansıması olarak gördüğü bu hava hadisesi karşısında tevekkül ve şaşkınlıkla hemen şehrin dışına inanılmaz bir intizamla kurulmuş o seyyar şehre bakıyorlardı. Osmanlı ordusu şehrin hemen dışına konuşlanmış ve inanılmaz bir intizam içerisinde bir makine gibi hareket ederek o seyyar şehri oluşturmuşlardı.