"Ben hiç kimseye ümit vermedim.
Bende olmayan bir şeyi başkasına nasıl verebilirim?"
Uyku ve uyanıklık hali bana oldum olası garip gelmiştir. Kâbus ve rüya. Hangisi hayallerimize daha yakın? Kimse uyanık halde kâbus görmeyi istemez. Olacaksa şayet uykuyu tercih eder. Ama hayat o kadar adil değil. Kimine gün boyu kâbus gördürür kimine gece dahi kıyamaz.
Konuya diğer pencereden bakanlar için işin rengi çok farklı. Dünya başlı başına bir rüya zaten. Kısacık bir uyku hali. Ruh teslim olduğunda bitecek. Kâbusa
yatanlar belki de mükâfat görecek. Buna karşın tozpembe yaşayanlar kâbusla uyanacak.
Bendeki matematiğin kelime ya da rakamla izah edilir tarafı yok. Büsbütün başka bir ligdeyim. Rakibim yok ki kıyaslama yapayım. Tek başıma top çeviriyorum. Başıma gelen hadiselerden yola çıkarak ne söyleyebilirim? Daha geçenlerde iki defa ölümden döndüm. İşimi kaybettim. Ümitsiz bir aşkın kurbanı oldum. Oysa şimdi beyaz bir sayfa var önümde. Tatlı bir rüya mı benimkisi?
Yoksa kâbus mu görüyorum?