Herkes sonsuz aşkın mümkün olduğuna inanmak isterdi.
O da bir keresinde inanmıştı.
On sekizindeyken.
1984 baharında lise öğrencileri Amanda Collier ve Dawson Cole birbirlerine sırılsıklam âşık oldu. Dünyaları ayrı olsa da aşklarının büyüklüğü Kuzey Carolina'nın küçük Oriental kasabasına baş kaldırabilirdi belki de. Ama okuldaki son senelerinin yazında öyle beklenmedik olaylar yaşandı ki genç çiftin yolları bir daha kesişemeyecek şekilde ayrıldı.
Tam yirmi beş yıl sonra Amanda ve Dawson bir zamanlar aşklarının sığınağı olan akıl hocaları Tuck Hostetler'ın cenazesinde bir araya geldi. İkisi de hayal ettiği hayatı yaşamamıştı. Ve ikisi de hayatlarını sonsuza dek değiştiren tutkulu ilk aşklarını unutamamıştı. Şimdi Amanda ve Dawson Tuck'ın onlar için bıraktığı izleri takip ederken bildikleri her şeyin Tuck hakkında kendileri hakkında ve en büyük hayalleri hakkında her şeyin aslında hiç de göründüğü gibi olmadığını anlayacaklardı. Üzücü hatıralarla yüzleşmek zorunda kalan iki eski âşık yaptıkları seçimlerle ilgili inkâr edilemez gerçekler keşfedecekti. Ve tek ama unutulmaz bir hafta sonu boyunca hem yaşayan hem de ölmüş yakınlarına şu soruyu soracaklardı: Aşk gerçekten de geçmişi yeniden yazabilir miydi?