ince ince kıyarım suları
gece treninde uyuyakalır güneş
aşık kemiklerimde yorgun şövalyeler at koşturur
maya çalarım güz kuşlarının gözlerinden dolan
düş gölüne.
ah yine akşam
saatler yine hüznümle kelepçelenir
susmak ve bağırmak arası
sıfır altı bir tonda
sıfır altı üşürüm yokluğunda
ya tutarsa diye beklerim güneşin uyanmasını
...