Din Felsefesi başlığını taşıyan bu küçük eserimiz belli bir okuyucu topluluğu dikkate alınarak hazırlanmış olan bir "ders kitabı"dır. Din Felsefesi dersinin modern ilahiyat eğitiminde kısa bir geçmişi vardır. Bu ders ilk defa 1976 yılında Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesinin programında yeraldı ve dersin okutulması görevi de bu satırların yazarına verildi. Daha sonra Yüksek İslâm Enstitüleri İlahiyat Fakültesi hüviyetine girince çok az bir öğrenci grubunun gördüğü bu ders her yıl daha fazla sayıda öğrencinin almakla yükümlü olduğu bir ders haline geldi.
Genel felsefe alanında öğrencilerimizin başvurabilecekleri bazı tercüme ve telif kaynaklar bulunmakla birlikte din felsefesiyle ilgili hiçbir çalışmanın bulunmayışı özellikle sözkonusu dersi okutmak durumunda olan genç meslektaşlarımın işlerini biraz zorlaştırıyordu. Elimizdeki bu eserin gün ışığına çıkmasında onların ısrarlı teşviklerinin birinci derecede rol oynadığını belirtmek isteriz.
Biz eserimizde sadece meselâ kozmolojik delili tartışmakla yetinmedik onun belli başlı savunucularının tenkitçilerinin kimler olduğunu kaynaklarını da göstermek suretiyle anlatmak durumunda kaldık. Başka bir deyişle konunun tarihçesini ve sistematiğini bir arada vermeye çalıştık. Özellikle tarihî bilgiler verirken de kendi düşünce tarihimizi ön planda tuttuk.
Bir Batılı felsefeci din konusunda eser yazarken örneklerini haklı -hatta kaçınılmaz- olarak kendi fikir tarihinden seçmektedir. Mesela Ontolojik delil derken Aziz Anselm'i ve Kant'ı kozmolojik yahut gaye delili derken Aziz Thomas'ı ve David Hume'u düşünmektedir. Aynı şeyi biz de yapabilirdik çünkü bilginin tefekkürün milliyeti olmaz. Fakat bir an içinde durup düşünmemiz gerekir: Batılı meslektaşımız Anselm'i Thomas'ı daha yakından bildiği tanıdığı için öncelikle onlan ele almaktadır. O bunlan ele aldıkça da bu büyük insanlar daha çok tanınmakta ve bilinmektedir.
İnsanlığın genel fikir tarihi açısından bakıldığında bu durum memnuniyet vericidir. Ne var ki madalyonun bir de öteki yüzü vardır. Teknik anlamda din felsefesinin en büyük sistemcileri Farabî ve İbn Sînâ gibi İslâm filozoflarıdır. Bu insanlar Aziz Thomas Duns Scotus gibi Hıristiyan filozoflarının gerçek anlamda üstadlarıdır. Din alanındaki filozofça bakış tarzının imkân ve sınırlarının gösterilmesinde Gazâlî Hume ve Kant'tan daha geride değildir.
Bazı dinlerin ilahiyatı bizim klasik kelâmın bir bölümü mesabesindedir. Dünya dinlerinin birçoğunda bugün bile derin mistik hayati anlatacak ifade zenginliği yokken terminolojisi metodu v.s. siyle insanı hayrete düşüren bir tasavvuf vardır. İslâmın "felsefesi" "kelâmı" ve "tasavvufu" da insanlık tarihinin yüz akı bir başarısıdır ve bu başarıyı "oralarda felsefe yoktur" diyerek görmezlikten gelmenin artık cahillik bağnazlık ve peşin hükümlülük olduğunu anlamamız gerekir.