"Kaç türlüdür şiir ona buna şuna göre? Eski-yeni lirik-epik-pastoral hece-aruz-serbest... Peki ya şiir okuyucusuna göre kaç türlüdür? Şiir okuyucusu şiirde ya kendini bulmak ya da kaybetmek ister. 'Şenlik'te kendinizi kaybedecek 'kelimeler imdada yetişip' 'Masal'da veyahut bir kızıl baharda 'Gülümse'rken bulacaksınız. Ama illaki şiir okuyacaksınız. Duya duya kana kana şiir okuyacaksınız..."
- İsmail Ürkmez
"Hamza yaşayarak yazdı bu şiirleri. Geçmişle şimdiyi kalbinde harmanlayarak yazdı. Kalbinde mazisinde acılarında sevinçlerinde gezindikçe; onlar dile dökülmek istediler. Hamza Kaya da bu yoğunluğu bu sıkıştırmayı şiirin kelimeleriyle kâğıda döktü. Bazı şiirlerinin belirginlik kazanmasına şahit oldum. Üzerinde çalıştığına en iyi ifadeyi yakalamaya çalışmasına...
Bu şiirleri okuduğunuzda canlı gerçek geçmişe köylere çoğu şeyin yerli olduğu zamanlara ve yerlere şahit olacaksınız. Şiiri oluşturan ana damarların bir arayış bir uyumsuzluğun aşılma çabası sevgi ve aşk kavuşamamanın derin acısı bu acının naifçe dile getirilişi olduğunu söyleyebiliriz. Samimi içtenlikli duyguları yönelişi arayışı sorgulayışı -dilin imkanlarını kullanarak- seslendiren bu şiirleri seveceğinizi umuyorum... "
Yazar Mustafa Nezihi Pesen
"Hamza Kaya'nın şiirlerinde milli kültür ve estetik bir pergelin iki ucu gibi birbirine bağlıdır. Bu bağ ilk kitabı olmasına rağmen dildeki ustalığında yatar. Birçoğunun yazılış hikâyesine tanık olduğum bu şiirlerde Türkçenin güzelliğini ve tadını buluruz..."
- İrfan Sarı