Karaca Memet Kanlı Dere'deki söğüt ağacının gölgesinde otururken omzuna bir el dokundu. Bir anda irkildi. Ayak sesi de duymamıştı. Yavaşça sadece başını çevirdi omzuna baktı. Zayıf omzunda tombul ve bembeyaz bir el vardı. Gözünün ucuyla elin bilek kısmındaki burma bilezikleri süzdü. Bilezikler gözlerini kamaştırdı. Başını kaldırarak bu elin sahibine baktı. Yutkunarak kısık bir sesle: ''Hacer'' dedi. Memet Ağa ayağa kalktı. Hacer Hanım'dan bir adım geriye doğru attı. Şimdi tam karşısındaydı. Gözlerine baktı. Bir süre sustular. Öylece baktılar birbirlerine...