Leyla bir süredir depresyonda... Mecnun'a verecek ömrü yok artık. Çünkü Mecnun da "Siz onu bir de benim gözümden görün" diyecek kadar beğenmiyor Leyla'yı... "Senin için ölürüm"lerin yerini "sana tırnağımı bile vermem"ler aldı çoktan. Çünkü devir değişti artık. E tabii Leyla da değişti Mecnun da.
Adapsız Kadınlar Hayâsız Erkekler tam da bu hakikatin üzerine basıyor var gücüyle. Biraz acıtıyor belki ama kadın erkek ilişkilerinin neden değiştiğiyle ve giderek neye dönüştüğüyle cesurca yüzleştiriyor zamane kadınlarıyla zamane adamlarını.
Duygular yerini korkulara ve gelecek kaygısına bıraktığından beri sancılı ilişkiler... Kimse yanında uyuyan insana güvenmiyor. "Ya bir sabah uyandığımda yanımda olmazsa!"
Dijital çağ sadece arkadaşları dostları tanışıkları değil kadın ve erkeği de uzaklaştırdı birbirinden. Açılan mesafelerin boşluğunu ne pazar alışverişleri dolduruyor ne depresyon hapları... Bu öyle büyük ve geniş bir duygusal boşluk ki huzur güven ve aşkla doldurmayı başaramadığında yerini korku kaygı ve anksiyete alıyor. Çünkü zihin boşluk kabul etmez. Açılan her alanı bir duyguyla muhakkak doldurur.
Dijital çağın ruhunda açtığı duygusal boşlukları kahveyle alışverişle antidepresanla makyajla dövmeyle ayakkabıyla anlamlandırmaya çalışıyorsun ya yapma! Çünkü tehlike sandığından da büyük.
Kadınların adapsızlığı erkeklerin hayâsızlığı ilişkileri amansız bir güç savaşına çoktan çevirdi bile. İyi olan değil duygularını tanıyıp ilişkisini yönetebilenler kazanacak yalnızca.
Bu kitap yeryüzündeki son aşkı kurtarabilmek için denize fırlatılmış bir can simidi sadece...