''İsmi 'Kezban' olan insanlar var ülkemizde. Bir ismi bu şekilde aşağılayıcı bir sıfat olarak kullanmanın o insanlara büyük bir haksızlık olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden ben de kitabımda 'kezbanlık' diye adlandırılan zihniyeti bir nevi hastalık olarak değerlendirdim ve 'kezban' demek yerine 'kezbanismus' demeyi tercih ettim. Buna rağmen gerek günlük konuşma dilinde gerekse sosyal medyada 'kezban' aşağılayıcı bir sıfat olarak kullanılıyor. Aşağılayarak ve isim takarak işin içinden çıkmaya çalışmaktansa; egolarımızı ve zaaflarımızı bir kenara koyup yanlış gördüğümüz şeyleri değiştirebilme cesaretini gösterebilmeliyiz. Çünkü adı ne olursa olsun bu zihniyet yadsınamaz bir gerçektir ve görmezden gelinmesi mümkün değildir..
Bizler aldığımız kararlar ve yaptığımız seçimlerle şekillendiriyoruz hayatlarımızı. İstemeden yaptığımız hataların bedelini de gözümüzden sakındığımız çocuklarımıza ödetiyoruz farkında olmadan. Belli tip bir zihniyeti benimsiyor ve bilinçli yürüyemiyoruz hayat yolunda. Bu nedenle ben de; yanlışın nerede olduğunu bunların sebeplerini bundan nasıl kurtulacağını ilişki ve evliliklerin nasıl daha sağlıklı olabileceğini kezbanlık diye adlandırılan zihniyet üzerinden irdeledim.
Mutsuzlukların huzursuzlukların evlilikteki iletişim sorunlarının ve cinsel sorunların artmasına sebep olmuştur bu zihniyet.
Kadın ya da erkek herkes nasibini almıştır bundan. Bir nevi hastalık gibi sarmalamıştır ilişkilerimizi. Bulaştığı her yerde samimiyeti yok etmekle başlar işe; ardından bir yabancı gibi yaşamaya başlarız kendi hayatlarımızı. Gerçek olmayan şeylere inanır ve o inançlara göre hayatlarımızı kurgularız.
Daha mutlu bir hayat ve daha sağlıklı ilişkiler için cesaretimizi toplayıp değiştirebilmeliyiz bir şeyleri.
Yanlışlarımızdan sıyrılıp söküp atabilmeliyiz kezbanismuslu (hastalıklı) hücreleri hayatlarımızdan.
Bir yolculuk yapıp ruhumuzun derinliklerine yeniden tanışabilmeliyiz kendimizle... "