Atatürk'ün ilke ve inkılâpları arasında bize göre en önemlilerinden biri ve vazgeçilemez olanı laiklik ilkesidir. Ama ne gariptir ki laiklik Cumhuriyet'in kuruluşundan
bu yana galiba en çok tartışılan en çok polemik konusu yapılan inkılapların başında gelmektedir.
Bazılarına göre laiklik İslam dünyasına karşı Batı'nın bir komplosudur; çünkü yüce İslam nizamı hem din hem de devlet olduğu için laiklik ile asla bağdaşmaz; dolayısıyla laikliğin İslâm'da hiç yeri yoktur olamaz da.
Bazılarına göre ise içinde yaşadığımız çağda geri kalmışlığımızın temel nedeni olan dinden ve dinin etkilerinden kurtulmanın ve "aydınlanma"ya kavuşmanın tek yolu laikliktir.
Yorumların ortak noktasından hareketle "evrensel" iddiası taşıyan İslam dinini gündeme aldığımızda acaba nasıl bir manzara ile karşılaşırız?
Bu mütevazı çalışmanın yazarı olarak şu hususu da açık yüreklilikle söylemeliyim ki bugünkü haliyle İslam'ın asıl ve deruni anlamı "görünür İslam" mümessillerince karartılmış ya da en hafif ve iyimser ifadelerle gölgelenmiş bulunmaktadır.
Oysa bu çalışmada İslam üstüne yaptığımız yorumlar bana göre Kur'an'ın mesajına en yakın ve doğru olduğuna inandığım bilgilerdir; ama elbette son ve aşılmaz değildir.