İspanya farklı unsurlar barındıran nüfus yapısı ve Avrupa dışındaki uygarlıklarla yakın ilişkileri bakımından Avrupa'nın geri kalanından farklıdır. Bu kitap İspanya'nın uzun ve karmaşık tarihi hakkında yararlı bir giriş sunarak İspanya'nın farklılığını anlamamıza yardımcı oluyor.
İlk bölümlerde göç dalgalarının İspanya'nın nüfus yapısının yanı sıra siyasi ve sosyal karakterini nasıl şekillendirdiği ele alınıyor. Örneğin ortaçağ İspanyası Hıristiyan Müslüman ve Yahudi cemaatlerin bir arada yaşadığı benzersiz bir geçmişi sergilemekteydi. Aynı zamanda Hıristiyan ve İslami siyasi güçler arasında yüzyıllarca süren çatışmalar her iki tarafı da kaçınılmaz olarak dinsel aşırılıklara sürüklemişti. Ortaçağın sonunda zafere ulaşan Hıristiyan krallığının dinî kimliği İspanya'daki yaşamın her yönüne nüfuz etmişti. Dinsel kimliğe ve ona karşı görüşlere ilişkin izler bugün bile varlığını sürdürmektedir ve bu nokta hesaba katılmadan İspanya tarihi anlaşılamaz.
Kitapta ele alınan bir başka tema ise iktidar mücadelesidir. Modern dönemin başlarında önce Habsburg hanedanı ve ardından gelen Bourbonlar dünyanın bu ilk küresel imparatorluğunu yönetmişlerdi. Bu süreçte İspanyol bürokrasisi dünyanın her yerinde baş gösteren sorunlarla uğraşmak zorunda kalmıştı. Bunlar küreselleşmenin getireceği yeni zorlukların habercisiydi. 1650'ye gelindiğinde İspanya Avrupa'daki egemen güç konumunu rakiplerine kaptırdı ama imparatorluk XIX. yüzyıl başlarına kadar varlığını sürdürmeyi bildi. İspanya'nın geçmişte küresel bir güç olmasının bıraktığı izler bugün bile İspanyol siyasi hayatının renklerini oluşturmaya devam etmektedir.