Küllerle karışmış siyaha bakan çakılların ve güneşle beraber denizin tuzundan kurumuş ve çürük birşey gibi kokmuş yosunların üzerine bastıkça her adımı hoş olmayan bir çıtırtıya sebep oluyordu. Sadece iskeleti kalmış olan yanık araca bakıncaysa yine delillerin kayıp ve karşısındaki ölümün bir gizem olduğunu görüyordu. Uykusuz geçen geceler yetersiz deliller tatsız yemekler ve sabahları kuru en berbat trans yağlarla pişirilmiş tatsız tuzsuz poğaçalar...
İşte böyle uçurumun dibinde hayatındaki uçurumun da eteklerinde ızgara gibi kavrulmuş bir arabanın başında durmuş birde yavaş yavaş yükselen ve kuru cildini kavurmaya başlayan güneşten nereye kaçacağını düşünürken denizden gelen teknenin motor sesi düşüncelerini derdest etti.