Katillerin insancıllık ve insani müdahale maskelerinin ardına saklandığı şu 21. yüzyıl ormanında maskeleri düşürmeye çalışmakla beraber maskeleri sorgulama gereği duydum. Bugün dünyaya küresel jandarmalık taslayan emperyal imparatorluk dünyanın dört bir tarafından keyfince 'içeri aldığı' insanların haklarını ayaklar altına alıp müttefik barbarlarla birlikte bütün insanlığın uyması gereken müşterek insani kuralları hiçe sayıyor. Guantanamo tutuklularından Nizar Sassi'nin şu sözü içinde bulunduğumuz barbarlık zamanlarını özetler nitelikte: "Eğer buranın bir tanımını isterseniz kısaca haklara sahip olmaya hakkınız yok!'' derim.
Bugün evrensellikle tavsif edilen insan hakları kuramı emperyalizmin meşruiyet retoriği olma işlevini sürdürüyor. Eğer gerçekten insan hakları söyleminin evrensel bir bütünlüğü olsaydı ve ön planda olan şey stratejik ekonomik politik menfaatler olmasaydı Vietnam Bosna Irak Afganistan Filistin Suriye ve daha nice beldeler vahşet ve kıyımlara maruz kalmazlardı.
"Maskeler ve Söylemler" kitabı bu alanda eleştirel bir dille ve alternatif kuramını da sunan bir çalışmadır. Dünya konjektöründe yaşanan ikiyüzlülükleri insan hakları adı altında işlenen cinayetleri felsefik düşünce temelinde analiz ediyor....