Kitap okumayı ne zaman sevdiğimi ne vakitten beri neredeyse hastalık derecesinde bir kitap okuru olduğumu buna vesile olan kitapları birer birer hatırlıyorum. Çünkü unutmam mümkün değil. O kitaplar yıllar boyunca hayat karşısında tek sığınağım oldu. Okur olmak öylesine cezbedici bir eylemdi ki yazmaya hevesli olsam bile uzun yıllar okumaktan yazmaya sıra gelmedi. Dolayısıyla bu kitapta bir araya getirdiğim yazılar okuduğum kitapların yanında adı bile anılmayacak kadar az sayıda. Aradan yıllar geçtikten ve böyle bir kitap oluşturmaya karar verdikten sonra şunu düşünmeden edemedim. Okuduğum her kitap hakkında bir kaç paragraf da olsa not almış olsaydım şu an elimde nasıl bir külliyat olurdu? Bunu artık bilmem imkansız. Bildiğim şey ise şu. Eğer okur olarak geçirdiğim zamanların bir kısmını okuma notları oluşturmak için harcamış olsaydım okurluk maceram benim için çok daha yararlı bir hal alacaktı. Özellikle okuduğumda hayatımın değişmesine kapılar aralayan kitaplar hakkında susup öylece kalmış olmak sadece anılarıma dahil etmek belki o kitaplara haksızlıktı. Öte yandan okuduklarımıza dair notlar almak kimi açılardan zorluklar içeriyor. Mesela yazarı tarafından sizin elinizi kolunuzu bağlayan kitaplar üzerine söz söylemenin zorluğunu okurken daha çok hissediyorsunuz. Sadece kişisel beğenileriniz ya da eleştirilerinizle böylesi kitaplar hakkında konuşmayı haddi aşmak olarak görüyorsunuz. Akademisyenlerin eleştirmenlerin diğer yazarların okuduğunuz kitaplar hakkında neler söylediğini mutlaka göz önüne almanız gerektiğini düşünüyorsunuz ki bu iş okumayı da okunan kitap üzerine söz söylemeyi de zorlaştırıyor.