Tasavvufu ve Nakşibendiyye yolunun üstünlüğünü inkar eden bir kimse vardı. Muhammed Emin hazretlerinin talebelerinden birine gelerek hocasının Tenviru'l Kulub adlı kitabından bir adet istedi. Talebe o kimsenin böyle bir istekte bulunmasına sevindi. O kimsenin eski yaptıklarından vaz geçip ıslah olduğunu zannetti. Talebe merak edip o kimseye kitabı niçin istediğini sordu. O kimse kitabın yapraklarıyla istinca edeceğini yani teharetleneceğini söyledi. Talebe üzülerek ve kızarak; ''Bu kitabı yazan kimseye hürmet etmiyorsan içindeki Kuran-ı Kerim ve hadis-i şeriflerden bildirilenlere de mi hürmet etmiyorsun?'' dedi. O kimse alaylı bir tavırla güldü. Bu hareket karşısında Muhammed Emin hazretlerinin talebesi iyice kızdı. Fakat hocasının emrine uyduğu için sabrederek herhangi bir karşılıkta bulunmadı. Olanları gelip hocasına anlattı. Muhammed Emin hazretleri buyurdu ki: ''Sabret Allah Teala gayret sahibidir. Sen bu sabrının karşılığını İnşaallah bulacaksın.'' Aradan fazla zaman geçmeden talebeye hakaret dolu sözler sarfeden kimsenin şiddetli bir hastalığa tutulduğu haberi duyuldu. Bütün tedavilere rağmen o kimsenin halinde bir iyileşme olmadı. O kimsenin günlerdir uyku uyumadığı ve feryat figan etmesi sebebiyle kimsenin yanına yaklaşamadığı haberi yayıldı. Sonunda yakınları kendisine hakaret edilen talebeye gelip hallerini bildirdiler. O talebe;''Ariflerin yani Allah dostlarının okları zehirlidir. O oklardan birisi kime isabet ederse o kimse helak olur. Lakin ben o kimsenin bu rahatsızlığının hafiflemesini istiyorum. İnşaallah bu akşam durumu hocama bildireceğim'' dedi. O talebe ve yanında bulunan arkadaşları hocanın evine gittiler. O sırada hastanın yakınları da hastayı oraya getirdiler. Muhammed Emin Erbili hazretlerinin önüne koydular. O kimse kurumuş sanki etsiz bir heykel gibi olmuştu.