Kocadağ emekli olduktan sonra yolunu tıkayan bir kayadan kurtulmuşçasına boyuna üretiyor. Bu kez karşımıza "HU ERENLER" şiirleşmiş Alevi-Bektaşi fıkralarıyla çıktı. Bilindiği gibi fıkralar şakalar yani mizah gerçekte yaşamın en ciddi yanıdır. Olay fıkraların şiirleştirilmesiyle elbette daha zordur...
Batılıların "Humour" bizim mizah fıkra dediğimiz edebiyat türü aynı zamanda kötülükle yanlışla mücadelenin de etkili bir savaş aracıdır. Bu bakımdan Selçuklu'yu Nasreddin Hoca Osmanlı'yı ise İncili Çavuş Bekri Mustafa fıkraları sarstı denmesi boşuna değildir. Tarihte bir despot zalim kral padişah mizaha fıkralara konu olmaya başladıysa hep zevali yakın olmuştur. Bunun günümüze yansıyan bir örneği de 12 Mart ve 12 Eylül darbelerine karşı mücadele için üretilmiş fıkralardır. O bakımdan mizahı ciddiye almalıyız...
Kısacası Orhan Kocadağ işin zoruna sarılmış durumda. Şiir ve fıkra ortaklığı kurmak kolay mı? Ezop Beydeba masalları ya da Heter Peter fıkraları tadında bir yapıt "HU ERENLER". Orhan Kocadağ'ın yolu açık kalemi keskin olsun.
Hasan Kıyafet