Yirmibirinci yüzyılın hem bireysel hem de toplumsal düşünce biçimlerimizi köklü bir şekilde değiştireceği ve sosyal toplumsal değişikliklere sahne olacağı konusunda yaygnı bir görüş birliği bulunuyor. Günümüzde iktisadi siyasi ve kültürel sınırları olan ulus devletler dünyasından bu sınırların giderek fululaştığı küreselleşmiş bir dünyaya sanayi toplumundan bilgi toplumuna bilime ahlaka ve estetiğe modernist bir yaklaşıma geçme çalışmaları yoğunlaşmıştır. Yaşanmakta olan bu değişim toplumsal yapıyı ve yaşamı derinden etkilemekte bunun doğal bir sonucu olarak yeni değer yargıları oluşmaktadır.