KARANLIKTAN KORKAN KIZA KARANLIĞI SEVDİREN ADAMIN HİKAYESİ...
Genç kız karanlıktan korkardı. Gözlerini kapatınca huzura erişirdi. Bu da karanlık değil miydi? İşte o Savaş Atan'ın karanlığına sığınmış bir mahkûmdu. Onunla bütündü ve onunla mutluydu. Mira Sancaktar kendisini ihanetiyle küçülten adama aşıktı. İşte intikamın aşka dönüştüğü hikaye burada başlıyordu. Bu sefer hikâyeyi kaybedenler yazmıştı...
Umut etmek de bir nevi intihardı. Savaş Atan ise umuda fısıldayan adamdı. İşte genç kızın intihar sebebiydi...
Belki aşk o kadar masum değildi. Evet insanlara şiirler romanlar hikâyeler yazdırıyordu. Peki hiç ölüm fermanı yazdırmış mıydı?
Mira Sancaktar ona zarar veren her şeye sarılıyordu. Savat Atan'a bile... Belki bilmeden ölüme gidiyordu. Bilmeden kaybediyordu. Farkına varmadan her gün daha çok tükeniyordu. Artık o bir bağımlıydı. Hem de kendisinden intikam almak isteyen adama...
Mira Sancaktar bu hikayede ki en büyük korkaktı. Bir korkağın dünyasını yaşıyordu. Ve bir karanlığa âşık oluyordu. Bilmediği bir sona gidiyordu. Artık vazgeçmesi imkânsızdı. Bu yüzden onu her gün daha çok seviyordu. İşte burada da karanlıktan aydınlığa çıkmak isteyen adamın hikâyesi başlıyordu.
Bir uçurumun kenarındaydı. Düşerse kirlenecekti beklerse kaybedecekti. İşte o uçmayı seçmişti. Tek hedefi mutlu sonsuzluktu... Hedefine ulaşabilecek miydi? İntikamın aşka dönüştüğü umuda fısıldayan adamın umudunu kaybettiği karanlıktan aydınlığa çıkmak isteyen aşığın hikâyesini okumaya hazır mısınız?