Almanya hem I. Dünya Harbi hem de II. Dünya Harbi öncesinde ve sonrasında geleneksel Alman istihbarat faaliyetlerini ve propaganda çalışmalarını Osmanlı'da ve Türkiye'de yoğun olarak gerçekleştirmiştir. Yani Alman gizli istihbaratı 100 yılı aşkın bir süredir Türk topraklarında ve çevresinde adeta cirit atmaktadır.
2002'deki Necip Hablemitoğlu cinayetinden sonra Türkiye'de Alman gizli istihbaratı sıkça tartışılmaya başlamıştır. Alman Vakıflarının Türkiye'de bir taraftan "insan hakları" diğer taraftan çevre konusunda insanları "ayartmaya" çalıştıkları iddialarının yanı sıra marjinal terör örgütlerinin de Türkiye'de ki bazı eylemlerinde ve Gezi Parkı olaylarında Alman İstihbaratı çoğu zaman zan altında kalmıştır. Dahası da var. Almanya'da Türkleri hedef alan Neonazi yapılanmaların "Dönerci Cinayetleri" ve cinayetlerde Alman iç istihbaratının kasıtlı ihmal iddiaları hâlâ tartışılmaktadır.
2014'te ise Alman Gizli İstihbaratı BND'nin Türkiye'yi dinlediği duyuldu. Önce "Türkiye nükleer silah üretiyor!" iddiası ortaya atıldı. Daha sonra da ABD istihbarat görevlisiyken kaçan Snowden'in belgeleri Türkiye'de "Alman Telekulağı"nı ifşa etti.
Bu kitap kurmay subaylığı sırasında Almanya'da Deniz Ataşeliği yapan Prof. Dr. Celalettin Yavuz tarafından tarihî gelişimi içerisinde Alman istihbarat örgütlerinin felsefesini önemli şahsiyetlerini propaganda sistemini ve istihbarat örgütlerinin tarihte ve günümüzdeki Türk coğrafyası/yakın coğrafyalardaki faaliyetlerini anlamak ve aydınlatmak amacıyla kaleme alınmıştır.