Havuzun dibine değen ayaklarımla yere oturdum. Bir anda beliren iki hayalî gölgeye baktım. Burak ve Doğa'ya. Burak simsiyah bir şekilde sarmıştı bedenimi. Yansımamın gözlerinde izlediğim korkuyla ürperdim. Siyah gölge hayalî bedenimi tamamen sardı ve maviyi adeta yutup kendine kattı. Ne mavi ne de siyahtı oluşan kalıntı. Siyahın mavi tonuydu. Belki de en mavi tonu. Burak'ın gözlerinin rengiydi bana doğru gelen renk. Dosdoğru kalbime çarptı. O an tamamen kanaat getirdim. Ölüm bizim ulaşabileceğimiz tek zaferdi. Onun karanlığında yaşayamayacak kadar umut doluydum ben. Hayattım... Doğa'ydım... Maviydim. Yeniden doğmak için önce ölmeliydim. Bedenimi vahşice saran suyun o hoş tınısı ve ölen umutlarımın acı haykırışları kaybolurken can yakan bir sessizlik kapladı benliğimi.
Gözlerim kapandı.
Nefesim kesildi.
Sustum...