Goethe'nin "bütün kuramlar bozdur- yaşamın altın ağacı ise yeşil" özdeyişi bu çalışmanın insan felsefesi üzerine yönlenmesine öncülük etmiştir. Çalışmanın merkezini ise köleliğin meşru sayıldığı bir dönemde bedeniyle köle bilgeliğiyle özgür olan Epiktetos ve Platon'un Filozof-Kral örneğini tarihte ilk gerçekleştiren Filozof-İmparator Marcus Aurelius'un insan anlayışı oluşturmaktadır.
"Her şey senin düşüncene bağlı düşüncende sana..." sözleri ile onlar öznesinden bağımsız kendi başına var olan ne bir insanlıktan ne de insanın değerinden söz etmeği olanaklı görürler. Büyük sistemlerin aksine stoacılık geleneği içinde insanla insanın evren içindeki yeriyle ahlaki-patik bakımından ilgilenirler.
Epiktetos ve Marcus Aurelius'un üzerinde durdukları şey doğaya uygun yaşamaktır. Bu yaşamda insanın rolünü seçmek başkasın aittir. Ama verilen rolü iyi oynamak insana bağlıdır. İnsanı mutlu eden ise sahip olduğu şeyler değil onlar üzerindeki yargıları ve kanaatleridir.