Tüm insan toplumlarının hayatında din zamanla gerçek anlamından sapmış; kendinde bu anlamda eser kalmayıncaya kadar bu sapmasına devam etmiş; sonunda katılaşarak halihazırdaki yerleşik biçimlerini almış ve bu noktada insanların yaşamları üzerindeki etkisi olağanüstü azalmıştır.
Var olan dinsel öğretiye artık inancı kalmayan okumuş azınlık bu dönemlerde sadece inanıyormuş gibi yapar; çünkü kitleleri yerleşik yaşam düzenine bağlamak için bunu gerekli görürler. Kitleler tembellik yüzünden yerleşik din biçimlerine sarılsa bile onların yaşamlarına artık dinsel düzenlemeler değil gelenek görenek ve devletin yasal düzenlemeleri yön verir.