sıra tabutlar ortasında beni parkanın hangi cebinde taşıdığını unutma yeter! yanağımı tepinen cehennemine yaslamışım sıra tabutlar öyküsü sevgilim... dağ eteğinden sıçrayan kaya parçaları çarpar acılarıma kulaklarım çıldırmış patlamalar ortasında sesini tanır toprak barut ve kan kokularından geçer de gelir kokuların Yusuf'un kör kuyularında beklemem hep mayıs aylarımsın kavruk yüzünle gelincik sürüsü dişinle yanağın arasında tütün acı emiyorsun beni bırak beni unuttuğun cebinden geçsin kurşun |
sıra tabutlar ortasında yanında yatarım sevgilim!