Bu kitapta zihniyet kavramını anahtar kabul ettim ve hukuk sorunlarının altında yatan zihniyetitespit etmeyi amaçladım. Her bölümde hukukun bir sahasına ışıkları çevirerek algı ve anlayış kuytularını aydınlatmaya çalıştım. Kanaatimce hukuku iyileştirmek için gereken şey -biçimsel çabalardan evvel- sosyal realitelerin içyüzünü idrak etmektir. Nasıl ki bir nesnenin görüntüsü sesi kokusu hep içeriden dışarı doğru yayılır; hukuk da içeriden dışarı düşünceden eyleme doğru hayat bulur. Öyleyse yapılardan önce yaklaşımlar üzerinde durulmalıdır. Adalet üretmeyen zihniyetten adalet üreten zihniyete doğru birlikte yol alınmalıdır.
En başta şunu öneriyorum: Gerçeğe saygı duyalım. Gerçeklerden ürkmeyelim. Gerçekleri sorgulamaya tartışmaya alışalım. Gerçekleri es geçerek yol almaya çabalamayalım. Gerçeğin sadece işimize gelen kısmına değil tamamına açık olalım. Bilhassa kurguların işgali altındaki hukuk alanında en büyük ihtiyaç gerçeklerle daha fazla yüzleşmektir. Toplumsal gerçeklerden ilham almak ortaklık yolunu o ilhamla çizmektir. Bunu yapabilirsek insana dair her kalıcı güzelliğin temeli olan dürüst bir kültüre vücut verebiliriz. Hukuku dürüstlük zemininde diriltebiliriz.