Beni en fazla uğraştıran ilk cümlesiydi. 'Konuştuklarından daha çok düşündüğün şeyler için utanmalısın.' Orta ve küçük boy olmak üzere yeşil renkli iki ajanda kullanıyordum. 4. kattaki dairemizin balkonunda çalışma masamın üzerinden küçük yeşil ajandam kaybolduğunda şaşkınlığımı ifade edecek kelime bulamadım. Kimsenin işine yaramayacak bu küçük ajandayı kuşlardan başka alan olamazdı... Azize Thecla'nın kendisini öldürmek için gelenlerden ışığa karışarak kurtulduğunu düşündükçe ilk aklıma gelen kuşlar oldu. Küçük yeşil bir ajanda ve içinde de Azize Thecla'ya ait notlar... Daha da heyecanlandığımı itiraf etmeliyim. Anka Kuşu gibi Thecla'yı bilen bir kuşun ajandayı aldığına ve sahibine götürdüğüne o kadar inandım ki başka bir varsayım düşünemedim bile... Mucizeleri ile ünlüydü ve devam ediyor olabilirdi... Bir haftalık bocalamanın ardından kendime geldiğimde sanki küçük yeşil ajanda büyüyerek açılıyordu gözlerimin önünde hiç aklıma gelmeyen konulardan da bahsederek... Sanki biri bana anlatıyor ben de çalakalem yazıyordum. Çok üzüldüğüm acı çektiğim anlar oldu alevlerin sıcaklığını hissettiğim vahşi hayvanların yaklaştığını sandığım... Anka Kuşu'na inanıyordum balkondaki küçük yeşil ajandamı aldığına ve gerçek sahibine götürdüğüne... "Dün Çok Kötü Bir Şey Oldu" "Fujiwara / Kubilay'ın Kılıcı" ve "Özgecan / Çarşamba Perisi" adlı fantastik romanların yazarından... Ateşlere atılan yanmayan vahşi hayvanlara yem olmayan Tarsuslu Pavlus'un öğrencisi Azize Thecla'nın hikâyesi... Konya'dan Silifke'ye Tanrı'ya adanmış bir ömür.