Bir bilgelik metaforu olan "Epikuros'un Bahçesi"nden günümüz kent yerleşiminin ufkuna dek bir görü çerçevesi çizer peyzaj. Doğanın eşdeğeri olarak tasarlanır ve kurulur ama Antik Yunan'dan bu yana onun gerçekliğinin bir icat olduğu da bilinir. Konu hakkında yazılmış bu en incelikli metinlerden birinde tanınmış sanat tarihçisi Cauquelin peyzaj deneyiminin estetik ve felsefi sınırlarını esin yüklü bir tartışmayla yokluyor.
"Peyzaj nesnesi onu indirgemeci bir görü için inşa eden imgenin öncesinde mevcut değildi. (...) Bu durumda peyzaj değeri taşıyan hiçbir şey bizim alışkanlıkla ona yüklediğimiz karakteristikleri taşımaz: Peyzajın kendi varlığıyla olan duyusal veya duygusal ilişkisi ve estetik heyecan mevcut değildir. Yani peyzajın sunuluşu tümüyle retorik değerdedir okuyanı ikna etmeye yöneliktir dahası bir dram veya bir mitin anılması için sahne görevi görür."
Anne Cauquelin