Küresel ölçekte yaşanan bir altüst oluşa Osmanlı Devleti'nin verdiği cevaplar Türk-ulus devletinin yapılanmasına ve ulusal kimliğinin oluşumuna katkılar sağlayan birikimler yaratmıştır. Ancak bu katkılar erken Cumhuriyet dönemi yaratılmaya çalışılan kimlik politikaları bağlamında ön adımlar olarak algılansa bile süreci kapsayan algılamalarla tamamen örtüştüğü söylenemez.
Tıkanma ve başarısızlık olgularını da barındıran bu karşılıklar yeni zemin ve zaman bağlamında Türk ulusal kimliği odağında yeni boyutlar kazanacaktır. Nitekim bu kimlik uzunca bir süredir varoluş mücadelesi veren bir toplumun yeni kimliği olarak yeniden inşa edilmiş bir kimliktir.
Bu çalışma modern dönemde Osmanlı Devleti'nun yaşadığı kimlik sorununa verdiği cevapları tarihsel bir arka plan alarak Türkiye Cumhuriyeti'nin modern ulus ve ulusal kimlik yaratım sürecini değerlendirmeyi amaçlamaktadır.
Osmanlı'nın son dönemi ve sonrasında Türkiye Cumhuriyeti ile yaşanan ulus inşası küresel boyuttan ayrı düşünülmemelidir.
Özellikle Cumhuriyet döneminde ulus inşa enstrümanlarının hemen hepsinin bilinçli bir şekilde devreye sokulduğu bilinmelidir. Bu inşa süreci herhangi bir etnik kökeni merkeze almaktan ziyade kurgulanmış bir ulusun inşasıdır. İnşa sürecinde muhatap Anadolu ve Trakya'da yaşayan herkestir.