Kesik ellerin ülkesi çekiyor dipsiz kuyuları
Tan vakti güneş rengi kan
İnanır mısın başağa bile cellat Romi tarlasında ter akıtan tırpan
Göçe doymamış bu yollar
Yankılanan salkım söğüt dallar gidenleri umarsız çağırır hep bir ağızdan
Delirmiş bir kimsesizliğe yakalanıyor sonra
Kış soğuğunda yalnızlığa soyunan kavruk yüzlü dağlar
Bir de uçarken vurulanlar
Tüfek ucunda pusuya düşenlerin tanığıyım
Başını almış sessizliği şiirlerle dağıtıp
Dinlesinler diye kuş sesleri bırakıyorum buraya