"Kuşların tek derdi özgürlük onlar öldürmeyi bilmiyor"
Kervanın meçhul yolcularından biriydim yalnızca. Başımı gökyüzüne kaldırmış yıldızları sayıyordum. Böylece çocuk aklımca ölümlerden kaçıyordum. Ama savaş görmüş olan gönüllerde zaman çok yavaş ilerler. İnsanlar acı çekince önce gözleri keskinleşir kavislerinde ölüme özgü bir acının nişanesi belirir. Hele de gözlerinin önünde annesini yitirmiş bir çocuksanız erken yaşlanırsınız; sonra her kadında annenizin kana boyanmış güzelliğini görürsünüz bir kadını sevmekten korkarsınız.
Ben Ziyanur yüzümün bir yanı savaş öteki yanı barış iken ölümü sayıkladım. Ölseydim unutulup gidecektim; ölmedim. Kim bilir benim gibi mülteci olan ve olacak çocukların feryadı olabilmem için belki de ölüm bana dokunmadı. Ama ölümün nefesini hep ensemde hissettim mülteci olarak ayrıldığım toprağıma bir savaş muhabiri olarak geri döndüm. Toprağımı öpüp yüreğime koydum. Güçlü bir el silkeledi beni sonra sanırım yaratıcının eliydi. Gözlerimi gökyüzüne kaldırdım tıpkı yıllar öncesinde yaptığım gibi yıldızları saydım. Bir aşk bir hayat bin ölüm çok şey demekti şimdi eğme kirpiklerini çocuk ölüm bir son değildi! Yıldızları say ve ölümün seni ıskalamasını bekle!