"Kendimi neye saklıyorum ben hangi kahırlı yazgıya?"
Saul Bellow ve Philip Roth'la birlikte Amerikan-Yahudi romanının en önemli üç yazarından biri olarak gösterilen Pulitzer Edebiyat Ödülü ve Ulusal Kitap Ödülü sahibi Bernard Malamud'un ikinci romanı Çırak II. Dünya Savaşı sonrasında Brooklyn'de bakkallık yapan ve hem kendisi hem de ailesi için "daha iyisini" isteyen Morris Bober'ın hikâyesini anlatır.
Ticari açıdan zor günler geçiren ve ailesini geçindirmekte zorlanan iyi niyetli Bober bütün bunlar yetmezmiş gibi bir de iki soyguncu tarafından kendi dükkânında gasp edilir fakat kırık burunlu Frank Alpine'ın çıkagelip ona çıraklık etmeye başlamasıyla yaşlı bakkalın kötü talihi ve işleri düzelir gibi olur. Yine de birtakım pürüzler yok değildir: Yahudilere karşı ikircikli bir tavrı olan Frank Morris'in kızı Helen'a âşık olur; aynı zamanda da kasadan para çalmaya başlar.
Unutulmaz hikâyelerinde olduğu gibi bu ikinci romanında da Malamud hayatın zorluklarıyla ve büyük ümitlerle örülü göçmen dünyasını muazzam bir duygusal yoğunlukla aktarmayı başarıyor. Amerikan göçmen romanları arasında ayrıcalıklı bir yere sahip olan Çırak hâlâ emekleme dönemini yaşayan bir ülkenin toplumsal ve ırksal bölünmelerine yakından bakan bir klasik.
"Malamud'un en iyi romanı... Çırak düzyazı şiir gibi sıkı örülmüş bir roman."
Morris Dickstein.