"Sözcüklerden köşe bucak kaçan sadece Abu Abdo değildi
tüm şehir vazgeçmişti çok uzun zaman öncesinde; anlamların ağırlığı anlatmaya engel oluyordu.
Biliyordum; dilleri vardı şehirlerin durmaksızın hikayelerini terennüm eden şarkılar mırıldanan dilleri...
Şarkılar elbette...
Çünkü Feyruz demişti her bir nağme "sırru'lvücud"du.
Oysa benim beş bin yıllık şehrimin notaları silinmişti.
Belleğini yitiriyor tarihinden kopartılıyor terk ediliyordu.
Benim şehrime bombalar yağıyordu..."
derken Yazar bombalar altında yok olan şehrimiz Halep için ağıt yakıyordu.Aslında biz hep şehirlerimize ağıt yaktık;dün moğollar istila edince Bağdat'aEndülüs'ebugün yine bombalanan HamaHumus'a Bağdat'aSaraybosna'yaGrozni'ye vs. Bu liste uzayıp gider maalesef.
Bir gün şehirlerimiz için ağıt değil türkü yakacağımız günlerin özlemi ve duasıyla...