Bu roman çileli Anadolu Kadınının sesi olması gayesiyle
kaleme alındı. Yazılan her şey Anadolu Kadınının ızdırabını
hep yüreğinde hissetmiş bir şahidin gördüklerini yaşadıklarını
bazen de hissettiklerini kaleme almasından ibaretttir.
Birlikte yolculuğa çıkarken kah ağlayacağız
kah kahredeceğiz ama bir gerçekle
yüzleşeceğiz. Yazar hayalleri değil gerçeği okumaya
davet ediyor. Haydi!...
Hüsne'nin;
Ben ağlayınca dursun dünya onun için. Ellerim titreyerek ''kötüyüm'' dediğimde sadece ''ne oldu?'' demesin çare olsun dertlerime! Yanında ağladığımda susturmasın ağlayıp rahatlamamı sağlasın. Onunlayken dursun zaman. Gülsün o sıcacık gülüşüyle ısıtsın içimi. Uyuyalım aynı yatakta ben sarılayım ona. Baksın gülsün yine hayaller kuralım.
Sahiplensin benimsesin beni. Ayrı olan bir şey olmasın hayatımızda ayrı ayrı iki vücut ama tek bir ruh olalım. Her zaman sadık kalsın. Birbirimize yalan söylemeyeceğimize söz verelim" diye hayalleri vardı. Ama olmadı! Çile-Hânede Bir Ömür!.. Fani âlemden ebedi âleme yolculuğa çıkarken mutluydu namusuyla yaşamış asla kötü niyet nedir bilmiyordu. Rabbini bildiği kadar unutmadı. Gönülden sarsılmaz bir imanla O'na bağlandı. Pırlanta evlâtlar yetiştirdi. Helâl süt emzirdi. Anadolu Kadınının bilinmeyen çilesinin sembolü oldu.
Saf Anadolu kültürüne modern dünyanın tatminsiz azgınlığına şahitlik etti. Çatışmaların atışmaların odağında yer aldı... Erdemden doğruluktan Hakk'tan ayrılmadı. Hak yemedi. Unutuldu unutmadı. Hakkını çiğneyenleri Hakk'a havale etti.
Minâreden;"Essalatü vesselam...Aleyka Ya Resulallah...."Anons: "İkinci Perde Başladı..."