Şehirciliğin kuramsal temelleri denilince; uzun bir geçmişi olan başka bilim dallarınınkinden bağımsız yerleşmiş bazı kuramlar akla gelmemelidir.40-50 yıldan kısa bir geçmişe sahip bulunan bir disiplinden bu kadarını beklemek gerçekçi olmaz. Ama şu da bir gerçek ki şehircilik disiplinini kuramsal temellerden ta-mamen yoksun yalnız uygulamaya dönük birtakım bilgilerin bir yığınından ibaret saymak da yanıltıcıdır. Belki bir yandan başka bilim dallarındaki kuramsal gelişmelerin bir yandan da şehirciliğin kendi öz gelişmesinin etkisiyle son 15-20 yıl içinde şehirciliği kuramsal bir temele oturtmak amacıyla önemli çabalar harcandığı görülüyor. Bu çabalar sonucunda hem şehir hem de plânlama kavramları yavaş yavaş kuramsal bir içeriğe sahip bulunan konular durumuna gelmektedirler. Bu gelişmenin dikkati çeken yönü kuram geliştirme çabalarında sosyal bilimlere özgü yöntem yaklaşım ve kuramlardan geniş ölçüde yararlanılmakta olmasıdır. Bu nedenledir ki bu kitapta şehirciliğin kuramsal temellerine sosyal bilimler açısından yaklaşılıyor. Bunu şehircilik disiplininin burada ele alınanlar dışında kuramsal temeli bulunmadığını varsaydığımızdan değil fakat şehircilikteki gelişmelerin doğrultusunu mimarlık ve mühendislikten çok sosyal bilimlere dönük gördüğümüz için tercihe değer bulduk.