Bu topraklarda aydın muhiti okumuş adam olarak kabul edilir ve devletin memuru sayılır. Memur olan ise "kul'dur". Aydın muhafazakar önderin veya hükümetin kulu memuru haline geldiği zaman ondan devrimci bir hareket beklenemez. Oysa tam da böyle olmadığı zamanlarda aydın ilerici ve devrimcidir. Türkiye'de aydın gericilikten ziyade ilericilik yanındadır ancak önemli bir eksikliği vardır: Kendini etkin yapacak güçten yoksundur.
Bu açıdan bakıldığında sosyal ve iktidar yaşamda sınıfsal olgunun Batıdaki gibi berrak biçimde gelişip serpilmediği Osmanlı toplumunda görülen iktisat ilişkilerinin aydın sınıfının oluşuma zemin hazırlayan burjuva sınıfının tam anlamıyla gelişip serpilmesine müsaade etmediğini görüyoruz. Bu durum elbette sonraki dönemleri derinden etkilemiş gariptir ki sınıfsız bir toplum söylemi bile iktidar odaklı aydınların tekrar ede geldiği bir kalıp düşünce olmuştur.
Bu kitap Meşrutiyet'ten Cumhuriyet'e uzanan en önemli tarihsel kesitin belirli aydınlar üzerindeki etkisini tespit ediyor. Kültür ve düşünce hayatında ve siyasal alanda önemli değişim ve dönüşümlerin yaşandığı bu tarihsel dönem aydınlarının düşünce dünyasının derinlerinde yaşanan izlerini eserlerinde izleyerek anlamlandırıyor.
Mustafa Oral'ın yazıları Meşrutiyet'ten Cumhuriyet'e uzanan büyük değişim ve dönüşüm sürecinin sancılı günlerini yaşamış bir kuşağın aydınlarını mercek altına alıyor.
Ahmet Hamdi Tanpınar Falih Rıfkı Atay Faruk Nafiz Çamlıbel Halide Edip Adıvar İsmail Habip Sevük M. Fuad Köprülü Mükrimin Halil Yinanç Oğuz Tansel Tuncer Baykara Yakup Kadri Karaosmanoğlu Zeki Velidi Togan Ziya Gökalp