Birbirinin yazdıklarını ve çizdiklerini seven dünyaca ünlü iki kişi kitaplarının yayınlandığı yayınevinin Galatasaray'daki odalarından Harbiye'ye birlikte bir kitap yapma isteğiyle sohbet edip yürürlerse yolda nasıl bir kitap fikri doğar gelişir?
İşte Selçuk Demirel'in Sen Surat Okumayı Bilir Misin? Kara Kitap için resimler adlı kitabı Orhan Pamuk'un önsözde belirttiği gibi bu yürüyüşte oluşmaya başlamış bir kitap. Taksim'e varıldıklarında Kara Kitap'la ilgili birşey yapmaya karar veren ikili Harbiye'ye doğru yürürken romanın "Ama Bunları Yazan Ben" adlı bölümünde kelimelerin arasında kaybolan adamı şehirde yürüdükçe birşeyler görmek ile yazının içinde ilerlemek arasındaki duygu benzerliğini düşünür... Sen Surat Okumayı Bilir Misin?'in şimdi baktığımız sayfaları zamanla ve yeni buluşmalarla Selçuk Demirel'in çizgisi ve insanlarının Orhan Pamuk'un elyazısı roman sayfaları arasında kendi yorumuyla kendi mana arayışıyla gezinmesiyle oluşacaktır.
Orhan Pamuk'un önsözünün son satırlarındaki vurgusuyla "kelimelerin ve resimlerin ruhunun aynı olduklarına inanan... biri yazar diğeri ressam iki kişinin" kaleminin ve fırçasının kardeşliğiyle...