Ölümün soğukluğu beni alıp götürdü! Peki neden? İran'dan sürgün edilmeden gün doğumunu
izlerdim güneş doğar ben haykırırdım. Ülkemi bu kadar severken ülkem beni neden vurdu? Ellerim
pas tutmuş yüreğim yas! Ama elimi kalbime götürdüğümde nefesim kesiliyordu. Kırmızı Nehir'deydi
benim sevdam. Öleceğimi anladığımda ona Gün Batımı Mektubumu yazmıştım diğer ismiyle Ölüm
Mektubu... Yazdığım zaman karşımda duran iki ölüm meleği vardı! Birisinin dişleri çürümüş gözleri
paslanmış ve kafasında binlerce kurtçuk görünüyordu. Diğeri ise bembeyaz bir gelinlikle karşımda
duruyordu. O sırada göklerden bir ses geldi! "Söyle bana ey BEHNAZ hangisi ağır basıyor?" Gözlerimi
alamadığım ölüm meleği dişleri çürük olan gözleri paslanan ve kafasında kurtçuklar olandı. Ve ben
seçimimi yaptım tekrar sordu bana "Ölmek üzere olan ölüm meleğini mi seçeceksin diye?" Benim
cevabım "Evet" oldu! Ölüm meleğini seçtiğim an gökler ağlamaya başladı ve bir anda yüksek bir çığlık
geldi! "Uyan BEHNAZ sen yeniden doğdun ve ölümün adı değişti!" Uyandığımda Türkiye'de Kırmızı
Nehir'deki büyük ağacın oradaydım... Selam olsun leş yiyenler! Ben yaşıyorum! Ölmedim! Sevdiğimin
yanındayım Kırmızı Nehir'de!