Başak Daşman ilk öykü kitabı Kırk Evin Delisi'nde gündelik hayatın umulmadık derecede yaralayıcı taraflarını teselli aranan olgu ve hadiselerle yan yana getirirken günlük güneşlik bir hava sunmuyor okurlara. Ara ara yöneldiği mesel dünyası da dünyanın kendisi gibi iyi ile kötü kolay ile zor arasında ayakta kalmaya çalışıyor.
"Sevgilinin failini tanıyorsun. Uzun boylu esmer evli iki çocuk babası... Yüzünde bir doğum lekesi var hafif kızılımsı. Bir ülke ya da bir şehre benziyor hatırlamadığın... Arkandan bakıyorum. Boynunda çapraz asılı çantan. Rüzgâr saçlarını savuruyor. Terlemişsin ve biraz da korkmuş. Adımların söylüyor. Sevgilinin failinin peşine düştün yine...Öldürecek ya da affedecek biri yoksa ya dünyanın kendisiyse her gece sokaklarda aradığın. Dünyanın kendisiyse..."