Girit göçmeni bir ailenin kızı olan mimar İpek çok severek evlendiği ve hala aşık olduğu Umur'dan özgürlüğünü kısıtladığı gerekçesi ile ayrılmasına rağmen bağını tamamen koparamamıştır. Yeni müşterisi avukat Cihan Toker'i gören Umur'un onunla görüşmeyi kesmesini istemesi genç kadının sabrını taşırır ve eski eşiyle arasındaki mesafeyi açmaya karar verir. Bu arada büyük dedesinin anneannesine yazmış olduğu eski bir mektubu bulur. Bu mektupta okudukları ailesi ile birlikte bir Girit yolculuğuna karar vermelerine neden olur. Giritte bulacakları ise onu bambaşka bir ülkeye seyahate itecektir.
M.Ö 2600 de tanrılar tanrısı Zeus Frigya kralının kızı Europa'ya gördüğü anda aşık olur ve onu kaçırmaya karar verir. Bu aşktan doğan çocuklar Girit'te Avrupa uygarlığının temelini oluşturan bir devlet kuracaklardır.
1645 yılında Sultan İbrahim cariyesini onun oğlunu ve harem ağasını kaçıran korsanların Girit adasına sığınmaları nedeni ile adayı almaya karar verir. Yusuf Ağa'yı kaptan-ı deryalığa atayarak sefere çıkmasını emreder. Girit Osmanlı toprağı olduğunda valide Turhan Sultan oradaki saraya göndereceği kuyumcuya bir yüzük armağan eder. İnci ve safir taşlarla süslü bu yüzük adını mitolojik bir hikayeden alan Kuzey Tacı takımyıldızından esinlenilerek yapılmıştır ve aynı adı taşımaktadır. Yüzük kuşaktan kuşağa İpek'in ailesine kadar gelir.
1913'te Girit'te çıkan ayaklanmalar Türk halkının huzurunu bozmuştur. Reşat'ın ailesi adadan ana vatana göçme kararı alınca delikanlı yeni başlayan ilk aşkından ayrılmak zorunda kalır.
Kuzey Tacı zaman içinde medcezirlerle kurgulanmış