GECEYE SEN BULAŞTI genç bir şairin "Gözlerin rengine değil bakışın tonuna vurulur yürek.'' Mısralarındaki aşkın o büyülü atmosferini süsleyerek insanı o şiirin hüzünlü yolculuğuna çıkartıyor. Okudukça yaşamın girdaplarını aşkın o bitmez tükenmez acısını bir o kadar tatlı sersemliğini iliklerimde hissetmem oldu. Şairin aynı zamanda psikiyatr olması şiirlerini mesleki hünerlerine birleştirerek âdete terapi edercesine insanı bir dünyadan bir başka dünyaya sürüklüyor. Bir yandan aşka dair cümlelerin yüreği götürdüğü adresler bir yandan yaşamın yalnızlık mutsuzluk bireysellik çıkmazında ki serüvenine dair betimlemeler içeriyor.
Yara ait olduğu kabuktan kanar.
Ağrı diner sızısı miras kalır.
Birikir eksilme ağırlaşır anılar.
İnsanın hayat karşısında beklenti ve avuntularını gönül dünyasında şaheser bir umuda çeviriyor. Zafer ve yenilgilerle kendini ifade eden insan kendi gönül dünyasındaki yalnızlığını ancak aşkla taçlandırabilir. Ama her aşk bu acıyı dindirmenin ilacı olmayabilir. Onun şiirlerini okurken insan kendini sağanak yağan yağmurda rüzgarla beraber savrulan bir yaprak gibi hissediyor. Yaprağın tenine düşen yağmur damlalarıyla bir uçtan diğer uca savrula savrula yere düşmemek için gösterdiği çabayı düşünür buldum kendimi. Ama hayatın kılcal damarlarından daha fazla anlam ifade ediyor şairin mısralarındaki aşkın uçurumsuz yalnızlığı....
Şiirde ki bu yeni üslup ve arayış biz okuyucularda derin izler bırakmakta başarılı olacak.