"Evet oğul" dedi gülerek. Sesi gittikçe çelikleşmişti ihtiyarın. Berfo'nun hem ruhunu hem zihnini okşuyor gibiydi. "Seninle birlikte bir de bir kadın olacaktı değil mi?" dedi Berfo'nun gözlerinin içine bakarak. Berfo'nun yüzü iyice yumuşadı. Tüm dişleri gülümseyen dudağının ardından dışarı fırlamış gibiydi. Adamın elinde asılı kalan kendi eli gevşedi ve ihtiyara derin soluklanışla baktı.
"Seni arkadaşlar mı gönderdi?" dedi hayretle.
İhtiyar başıyla onayladı. Ve nispet edercesine "Dünden beridir buralarda dolaşıyor sizi bekliyorum." dedi. Berfo başını hafiften çevirerek Xezal'ın olduğu tarafa baktı. Belli belirsiz bir göz işaretinden sonra tekrar ihtiyara döndü. "Sorma başımızdan çok işler geçti. Haritayla buraya gelebildik. İkimiz de yolu bilmiyorduk. Kuryemiz de yoktu. Sen gelmeseydin akşamı bekleyecek..." ve eliyle adamın arkasında duran karlara bürümüş gri mor pırıltıların saçıldığı kayalıklarla süslenmiş gibi duran yüksek dağı göstererek "Gabar'a gidecektik." dedi.