Hayatımızın her ânı gel-gitlerle geçti durdu. Okul iş hastane emekli olunca bankalar... ve bazen de eski sevgililer...
Sırf ondan kaçmak için taşındığım İstanbul'da bu zamana kadar içimde yaşadığım her şeyi anlatacaktım artık. Hem de bunu sadece ona arkadaşlarıma aileme hatta hiç tanımadığım tek gecelik insanlara değil... Onu artık herkes bilecekti: Malum yeni taşındım ve içimdeki her şeyi anlatma arzusu. Ben de evdeki kolileri açtımiçlerine yazarak başladım seni tekrar ama bu sefer tek başına yaşamaya.
Aslında bakarsanız belki 10 kez olmak üzere hep ben ayrıldım ondan. Sevmediğimden mi? ASLA! Çok sevdiğimden ve hak ettiğimi düşündüğüm sevgiyi onda hissedemediğimden. Sevmediğini hiç düşündüm mü? ASLA! Hatta o kadar çok sevdi ki; kalbinin sesinden çoğu zaman mantığını duyamadı. Mantıken biraz aykırıydık çünkü. O Karadeniz'in bağrından çıkmış bir adam bense Antalya'nın bağrında doğmuş rahat umursamaz vurdumduymaz bütün sülalesi kocasını boşamış bir kadın...
İşte sen adam; benim aşktaki arafım oldun. Yutkunmak istediğim anda yutmaya kıyamadığım ama yutmazsam nefesimi kesecek bir ölüm. Şimdi seninle ne yapsam bilmiyorum. Biletimi kestim cennet ve cehennem arasında hükmün verilmesini bekliyorum...